"Another brick in the wall"un klibi misali, kendimi fabrikaya girmis et parcasi gibi hissediyorum. Islemden gectikten sonra benzer et parcasi arkadaslarimla beraber, kokusmus bir hayatin parcasi olmayi reddediyorum; ama bakiyorum da, coktan bu dongunun bir parcasi olmusum. Peki bu dongu nedir, ne degildir?
1- Okulun gereksiz bir kurum olduguna inanmasam da, ogretilenlerin gercek hayatla bagdasmadigini dusunuyorum. Mesela, fizik biliyorum diye gecinen bir lise mezununu ele alalim. Hayati boyunca surtunmesiz ortam uzerinden sorulari cozmus; ama aslinda surtunmesiz ortam yok. Ya da ideal gazi ele alalim. Ideal gaz vardi da biz gormedik? Sonuc: Gercek hayatta olmayan seylerin teorisini ogrendik.
2- Sistem hayal gucu karsiti ve ezberci. Sorgulasan da 2 cumle sonra ezberlemen gerektigini bazi seyleri farkedip sordugun butun sorulari yutmak zorunda kaliyorsun. Sonucta, elde var sifir.
3- Ogretilenlerin hicbiri yol gosterici degil. Aksine yolu gosterip, "Al bunu takip et, takip etmezsen de ... " diyor egitim. Bazen direk karsilasiyoruz mesajlarla, ornegin "X kotu, Y harika" gibi ya da gizli kapakli cumlelerin ardinda gizli islenmis niyetler onumuze sunuluyor "Almanlar yenildigi icin biz de yenik sayildik gibi."
4- Ogretmenlerimizin cogu kotu. Cogu gercekten istemedikleri halde ogretmenler. Birkacina neden ogretmen olduklarini sormayi deneyin, kesin istedikleri bolumu ucundan kacirmis ya da universitede kalmayi amaclayip kalamamislardir. (Aci ama gercek)
5- Soru sormayan insan iyidir. Sokrates sordu ve olduruldu. Kahraman olmak istiyorsaniz, soru sorun, elestirin; sizi oldursunler; ama iciniz rahat olsun, yillar sonra sizi yuceltip yere goge sigdiramazlar. Kemikleriniz gurur duyar. Ote yandan, et parcasi olursunuz, wall streette calisir, 5 tane ev sahibi olursunuz, arkanizdan kufrederler; ama mis gibi yasarsiniz. Oldukten sonra da kemikleriniz sizlar mi bilemem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder