6 Nisan 2011 Çarşamba

Benim Hikayem


Blogumdan ne kadar uzak kalmışım yahu! Kendisini çok özlemişim, ne yalan söyleyeyim; ancak kendime yeni bir defter aldığımdan dolayı, bloga yazmaktansa artık deftere yazıyorum. Hem daha bohem oluyor; ileriki zamanlarda kahve ya da çay lekesi de bırakmayı düşünüyorum kağıtlarda. Geri dönüp baktığımda bir nostaljik olurum, fena mı?
Peki ben yokken bu süreç içinde neler oldu? En başta, Amerika’dan – Amerika bile değil – Brown’dan kabulüm geldi. Sonunda istediğim gibi oyunculuk okuyabileceğim, harika değil mi? Yıllardır odamda tuttuğum Oscar heykelciğime az da olsun yaklaşabildiğimi bilmek, bana inanılmaz bir gurur veriyor. Başından beri gitmemi ailem istemezken onlara çaktırmadan başvurumu yapıp yollamam bence en başarılısıydı sanırsam. Her ne kadar yüreğim son zamanlarda gitmeyip, Türkiye’de kalmayı yeğliyorduysa da, kabul mektubunu gördükten sonra bir saniye bile düşünmemem gerektiğini anladım. Ben sadece çok şanslıydım; hem de belki de hayatımda ilk defa çok şanslıydım.
Ölüyormuş gibi konuşmak istemem; ama şu da doğru ki, burada geçireceğim son 5 ayıma girmiş bulunmaktayım. Beş ay sonra sadece üçer ay aralıklarla Türkiye’de olacağım; yani hayatımın çoğunu artık başka bir yerde, hayatımda hiç gitmediğim, hakkında hiçbir fikrimin olmadığı bir yerde geçireceğim. Sanırım bu da tam benlik bir şey: tam bir macera.
Her zaman hayatımın güzel bir hikaye olduğuna inandım. Bu yüzden de hep bir şeylere inandım. Her zaman bir şeylerin gerçekleşmesini bekledim; başıma gelen şanssızlıkların bile “hikayeye daha fazla okur çekmek için” olduğuna kendimi kandırmaya çalıştım. Kabul etmek lazım, bazen öyle bir “drama queen” oluyorum ki, bütün dünyanın benim etrafımda döndüğünü düşünüyor ve hikayeme filmlerden birkaç sahne daha eklemeye çalışıyorum. Bazen olmuyor; ama olsun. Umutsuzluğa kapılıp: “Belki benim hayatımın da kimsenin hayatından farkı yoktur.” diyorum; ancak sonra kendime hatırlatıyorum: Bu benim hikayem ve bana özel her satırıyla.
Gitmeden önce burayı önümüzdeki dört yıl için en güzel şekliyle hatırlamak istiyorum. İyisiyle ya da kötüsüyle, sonuna doğru dünyanın en şanslı kızı olduğum bu öyküyü, daha da güzel tamamlamayı istiyorum. Belki çok fazla şey istiyorumdur; ama buralardan kalbim buruk da gitmek istemiyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder