19 Aralık 2010 Pazar

Yine zaman gitme zamani...

Aradan 5 sene gecmis, oldugumdan farkli biri olarak masamin basinda oturmus, basimdan neler gectigini dusunuyorum. Bircok seye ac basladim ben bu okula, yapacak cok sey vardi. Cogunu da yaptim aslinda; ama beklemedigim bircok sey de basima geldi. En yakin arkadaslardan kazik yedim, gun geldi, kendimi karsimdakine anlatamadim, denedim, olmadi. Gun geldi o kadar guldum ki, gozumden yas geldi. Beni tamamlayacak insanlarla tanistim ve kendimle ilgili bilmedigim cok sey ogrendim. Ne olmak istedigimi ve ne oldugumu ogrendim, anladim. Cogu kez kalbim kirildi; ama her seferinde ayaga kalkabilmeyi ogrendim.
Hayallerle geldim, hayallerle cikacagim bu yerden. Bir tek belki de o degismedi benimle ilgili. Hayat o kadar degerli ki, olumsuz yaklasmaya hic degmez, bunu hic kalbimden cikarmamaya calistim. Paulo coelho bir kitabinda insan ruh esini bulunca rahat eder diye yazmisti. Son anda onun suphesini bile yasadim, yakindan uzaktan bu okul bana bunu da yasatti.
Gitmek zor geliyor insana, hele bir de bir devrin kapandigini biliyorsa. Yillik yazilarimiza birbirimizi unutmayacagimizi soylesek de yillar sonra geriye az insanin kalacagi olasi. Keske oldugumuz gibi kalsak, diledigimiz gibi davransak ve en guzel anlarimizla birbirimizi hatirlasak.

19 Aralik 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder