27 Ocak 2011 Perşembe

Risk Almak

"Never lie, steal, cheat, or drink. But if you must lie, lie in the arms of the one you love. If you must steal, steal away from bad company. If you must cheat, cheat death. And if you must drink, drink in the moments that take your breath away."

Yemiyorum, içmiyorum şu an ve uyumam gerekirken oturmuş blog yazıyorum. Şu anda yaşadığım sinir stresin haddi hesabı yokken, en doğru olanın içimden gelenleri yazmak olduğuna karar vermiş bulunmaktayım. - her zamanki gibi.
Yarın benim için önemli bir gün. Üniversite görüşmesi filan derken, aslında "yarın" bu başvurunun bir şekilde meşrulaştığının bir kanıtı gibi. Kabul edilip gitme ihtimalim düşük olsa da, bir ay önce yaşadığım ikilemi düşündüğümde (bkz: başvursam mı başvurmasam mı ikilemi) iyi ki 31 Aralık 2010 günü oturup bu başvuruyu yazmışım diyorum. Yıllar sonra pişman olmaktansa, bir kaç saatimi, taş çatlasa bir kaç günümü yemiş olurum, daha iyi. (bkz: bir ömrü yememeyi tercih etmek)
Bütün bunları düşünmek daha sonra beni bir noktaya getiriyor ve hayatın ne olduğunu bana hatırlatıyor. Hep anlatılan üniversitedeki sınav kağıdının risk nedir sorusunun altına "risk budur" yazıp çıkan kişiliği takdir etmişimdir. Tabii ki de, sınavdan boş kağıtla çıkılmaz. O kadar da değil; ama hayat aslında risk almak demek. Bazen öyle durumlarda bulabiliyoruz ki kendimizi, seçtiğimiz yolun bizi bırakın nereye çıkaracağını, yolun ne olduğunu bile göremiyoruz; ama yine de o yola baş koyuyoruz.
Seneye bu zamanlarda Amerika'da olabilirim, ya da yine aynı koltukta oturup, Türkiye'deki yaşantımla ilgili bir şeyler de zırvalıyor olabilirim; ama ne yapacağımı bilmemek, bana bu anın önemini gösteriyor adeta. 3 saniye sonra başıma bir şey gelecek diye yaşamayayım mı ya da nasıl olsa bitecek diye bir işe başlamayayım mı? Nefes almaktan korkar hale mi geliyim?
Rüyaları, hayalleri, ve kalpten geçenleri takip etmekse risk almak, hayatımı asla risklerden mahsun bırakamam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder