31 Ağustos 2010 Salı

Hayat...

Bugün gerçekten de karşı cinse olan güvenimi ve saygımı kaybettim- birazcık. Etrafımdaki erkekler beni yarı yolda bıraktı. Gerikafalı insanların olduğu bir ülkede, erkek arkadaşlarımın açık görüşlü olduğunu düşünerek, kendimi şanslı sanırdım. Son iki dersin felsefe olduğu bu günde, ben de yanımda oturan arkadaşıma, evlendiği kadında bekareti arar mı diye sordum. Gerçekten ama düşünücek ve yapacak başka bir işim yoktu. Sadece kafama bir an bu soru takıldı. Tabii aldığım bir cevap, cidden felsefe dersine uygun ortamı sınıfın arka sıralarında oluşturdu.
Arkadaşım beraketin "o kadar" önemli olmadığını; ancak evleneceği kızın bakire olmadığını öğrense hoşuna gitmeyeceğini söyledi. Yani en azından kız arkadaşından "bakire olmasını istemeye" hakkı varmış. Tarafsız olmak istediğinden, kızların de erkeklerden aynı şeyi isteyebileceklerini söyledi. Daha sonra açıklamasında şöyle dedi: "Benden önce birinin olduğunu düşünmek beni üzer."
Her şeye bu kadar mı sığ bakıyoruz? Sadece erkekler için geçerli olan bir durum değil bu. Bir kişinin bizden önce ne olduğu önemli mi? Kendini bize verdiyse ve bizi seviyorsa, bu onun sevgisine karşılık vermek için yeterli değil mi? Materyalist dünyada sevgimize materyalist anlamlar mı katıyoruz? Aşkımızı, sevgimizi ve güvenimizi verirken varlıkçı davranıp, detaylara takılıp, karşımızdakinin hayatındaki "ilk ve tek" mi olmaya çalışıyoruz?
Belki de sadece inanıp, sevgide aramıza mesafeler koymamalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder